KARA ORMAN
M.Ö.
321 (114.olimpiyat, 4.yıl )
Kışın
ortası
Haberler Yunanistan’dan sonra orta
Avrupa’ya da gelmekte gecikmemişti. Avrupa’nın çeşitli bölgelerine göç etmiş
olan Kelt kabilelerinin şefleri belki de ilk defa böylesine yüksek bir
katılımla toplanıyorlardı. Büyük İskender öldüğüne göre Makedonya ve Anadolu’da
her şey değişebilirdi. Bir şey yapılacaksa tam vaktiydi.
Soğuk
havaya ve yolların karla kaplı olmasına rağmen tüm Galya kabilelerinin şefleri
ve druidleri, Hersinia ormanlarının en batı tarafında ki Nemetonda toplandılar.
O zamanlar Avrupa, Pirenelerden Karpatlara kadar sonu gelmeyen bir ormanla
kaplıydı. Ren nehrinin doğusundan başlayarak Tuna nehri boyunca
Helveti’den Pannonia ve Daçya’ya kadar
devam eden Hersinya ormanlarında meşe ağaçlarının gövdeleri daha büyüktü ve
dalları gök yüzüne daha yakındı. Bu ormanlarda ve nehir vadilerinde çok sayıda
Galyalı yaşardı. Hersinia ormanlarının en batısını oluşturan Kara Orman’ın
bitimiyle Ren nehrinin doğu kıyıları arasındaki bu köyde yaşayanların görevi
Nemetonu korumak ve toplantılara hazırlamaktı.
Kelt takvimine göre aylardan
Anagantios’un altıncı gecesiydi. Mevsim kış ve evde kalma zamanıydı. Ama bugün
yapılacak olan ayin ve sonrasındaki yönetim konseyi çok önemliydi. Güneşin
batmasına yakın, druidler Nematonun ortasında daire şeklinde yerlerini aldılar.
Çevrelerindeki iri kayaların arasında meşaleler yakılmaya başlandı. Üç bıyıklı
ve saçları örgülü Galyalı, arp çalmaya başladılar. Alacakaranlığı dolduran
melodi ağlatmak ve güldürmek için çalınmıyordu, dış dünyadan soyutlanmak için
bir çağrıydı bu. Bugün toplanan druidlerin hepsi meşe ağacı dallarından
yapılmış deyneklerine çok sayıda çentik atacak kadar çok ses almışlardı
tanrıları Dis’den. Karanlıkların ve yer altının babası Dis onlara her mağaraya
girişlerinde sesleniyordu. Ayin başladı. Evrenin üç bölümü için ayrı ayrı üç
koç kurban edilecekti bu ayinde ve druidler hangi kurbanın hangi tanrıya kurban
edileceğini söyleyecekti bu gece. Belki de kehanet bile okunabilirdi
kurbanlardan sonra; çünkü zaman karar verme zamanıydı.
“Üzerinde yaşadığımız toprakların
daha da büyümesi için. Daha da bereketli topraklar için. Tanrıça Dana, bu
kurbanımızı kabul et!”. En kenardaki druid bu sözleri söylerken, hem diğer
druidler, hem de kayaların etrafında yer almış olan tüm törene katılanlar hep
bir ağızdan bağırdılar,
“Toprak için, yer yüzü için!”.
“Tanrıça Matrona…Esgor Matrona esgor
(doğur)!”
Bu kurban için kahinlik görevini
üstlenecek druid öne çıktı ve iki Galyalı kehanet için seçilmiş olan kurbanlık
koçu getirdiler. Savaşçı olduğu taşıdığı kocaman kılıcından belli olan Galyalı
kılıcını aniden koçun böğrüne sapladı ve kenara çekildi. Kurban olduğu yerde
iki defa döndü sırt üstü yattı ve çevresinde kenarları harita gibi bir olan bir
kan gölü oluştu. Kahin druid, kurbanın etrafında üç tur attıktan sonra değneğinin
ucunu kurbanın kanına sürtmeye başladı. Çalınan müzik ve druidlerin
mırıldanmaları ve yakarmaları meditasyonu etkili bir kıvama getirmiş olacak ki
kahin kendinden geçercesine ellerini gökyüzüne kaldırdı ve,
“Gidiyoruz “dedi, “doğuya gidiyoruz.
Toprağın, suyun ve havanın tanrıları bize yön gösterdi”.
Başları önlerinde olan kabile reisleri
bu sözü duyunca önce bir irkildiler, ve sonra onlar da ellerini kaldırdı havaya
druidlerle beraber ve hep bir ağızdan bağırdılar,
“Hazırız ! Belenos…Hazırız!”
İlk kurban da durum belli olmuştu. Bir
kısım kabileler doğuya göç hazırlığına başlayacaklardı. Şimdi, tanrılardan,
yeni yerlerde mutlu bir yaşam ve zafer kazandıracak savaşlar istemek için
kesilecek kurbanlara sıra gelmişti.
Okunan ilahilerin ve müziğin eşliğinde,
diğer bir druid evrenin diğer bölümü için adanacak kurbanın getirilmesini
istedi ve,
“Kaybolan ruhlarımızın mekanı yer altı
dünyamız için” dedi ve ellerini kaldırdı.
Bu arada, evrenin son bölümü için
bekletilen son koç da meydanın ortasına getirilmişti ve üçüncü druid de
hazırdı. O da ellerini gök yüzüne doğru kaldırarak,
“Görünmeyen öteki dünyamıza adıyorum bu kurbanımızı”
dedi ve sonra hep beraber bağırdılar “Kurbanlarımız kabul olsun, geleceğimiz
zaferle dolsun”.
Önce druidler, sonra kabile şefleri,
sonra savaşçılar, kadınlar ve çocuklar
sırayla şölen sofrasında buluşmak üzere Nemetondan ayrıldılar. Ancak, alacakları
kararları paylaşmak için, kabile şefleri ve druidlerin bir kısmı, şölene
katılmadan önce, konsey için hazırlanan büyük kulübeye gittiler. Bu toplantıya
katılmayacak olanlar da, kulübelerin önlerinde ve ağaçların altında toplanarak
birbirlerine kabilelerini ve neler yaptıklarını anlattılar, bardların okuduğu
şiirleri dinlediler. Her kes mutluydu. Üç çalgıcı artık güldüren melodileri
çalıyorlar ve neşeli şarkılar söylüyorlardı.
“Daha sık toplanmalıyız şu aralar” dedi
en yaşlı olanı, toplantıyı açar açmaz vakit kaybetmeden, “aramızdaki haberleşme
de daha hızlı olmalı”.
“Kayıt da tutmalıyız” dedi Tektosag
kabilesinin lideri Kastor, “Bir merkezimiz de olmalı” . İskender’le Pers
seferine çıkmadan tanışmış ve onunla şarap içmiş olan Kastor’a hepsi güvenir ve
saygı duyardı. Bir an evvel sefere
çıkma arzusu içinde olan güleç yüzlü genç Kambules söz aldı,
“Saygıdeğer Kastor. Sen bu konularda en
deneyimli olan liderlerimizdensin. Bu işi senin yürütmeni öneriyorum. Nasıl
Romalıların Roma diye bir merkezi var, bizim de olsun”
Bu karar alınabilirse çok önemli bir
aşama olurdu Galyalılar için. Şimdiye kadar hiç belli bir merkezleri olmamıştı.
Her kabile kendinin merkeziydi. Savaş zamanlarında ve önemli durumlarda bir
araya gelirler ve savaşı yönetmek için bir başkan seçerlerdi sadece. Merkezden
yönetim diye bir uygulamayı denememişlerdi hiç. Anlaşılan gerekiyordu galiba
şimdi bu. Söz aldı Po ovasından gelen Orgetoriks,
“Avrupa’da durum kritik. Her şey
değişecek gibi…İskender öldü. İmparatorluk parçalanıyor. Sanırım her koparan
bir yerleri alacak. Kabilelerimizin çoğunun arzusu da göç yönünde. Doğuya
gideceğiz besbelli. Kahinler de doğruladı bunu. Beraber kararlar almalıyız.
Artık daha da birlik olmalıyız. Destekliyorum bu teklifi. Kastor bir Kelt
birliği kursun Avrupa’da. Biz de bilelim bizim merkezimiz neresi..”
Kastor’un bu birliğin kurulması için
çalışması oy birliği ile kabul edildi. Yalnız, Keltiberya’daki kabileler, eğer
bir başkent olacaksa bunun İberya yarımadasından çok uzakta olmamasını
istediler. Kastor’un aklından Tektosag kabilesinin yerleşmeyi planladığı Telosa
geçiyordu aklından zaten ve burası da Keltiberya’ya yakındı. Gelecek yüzyılın
başlarında Anadolu’da bir Galatya kurulabileceğini düşünememişti Kastor henüz.
Böylece Volke konfederasyonun temeli atılmış oldu*.
Kastor duyulan güven için teşekkür
ettikten sonra, druidlere dönerek,
“Meşe ağacı bilge kişilerimiz,
Galyalıların evrendeki yerleri konusunda bugün bizleri aydınlattılar.
Saçtıkları ışık için ve kurbanlarımızı adarken bizlere yol gösterdikleri için
onlara minnettarım”. Sonra kabile reislerine döndü,
“Sevgili silah arkadaşlarım.
Biliyorsunuz Trakya’daki kabilelerimiz batıdaki kardeşlerini de yanlarına
çağırıyorlar. Makedonyalılar ve Yunalılar savaş içinde. Doğuya yürüyüş için
hazırlıklara başlamalıyız. Çocuklarımızın geleceğinin doğuda olduğunu
tanrılarımız druidlerimize söylediler. Askerlerimizin, ailelerimizin bu güç
yolculuğunda onları toparlayacak bir lidere gereksinimiz var. Bu liderimizi
şimdiden seçmeliyiz!” Ve Kambules’i önerdi gelecekteki yolculukta Galyalılara
rehberlik etmesi için. Oy birliği ile kabul edildi. Sevecen ve sempatik
yaklaşımıyla Kambules herkese kendini sevdirmişti. Genç olmasına rağmen bilge
kişiliğe sahip, etrafındakilere de bildiklerini öğretmeye çalışan çalışkan bir Galyalıydı
Kambules. Başlayacaktı hemen gece
bitiminde Kambules çalışmalarına. Kastor bu kritik ve önemli görev için en
uygun adayı önermişti.
Şölen kalabalığını bekletmemek için
toplantıyı sonlandırdı en yaşlı olan Galyalı seçilenleri kucakladı, herkese şans
diledi. Sonra buluştular şölen sofrasında aileleriyle. Boşalttılar yanlarında
getirdikleri fıçılardan şaraplarını kupalarına ve içtiler sabaha dek...
______________________________________
*: Keltlerin Anadolu'ya geçiş kararlarının gerçekleştirildiği Galya'daki Kelt kabilelerinin oluşturduğu birlik. Büyük iskender'in ölümünden sonra, Diadokhoi (halefler) savaşları kızışmaya başlamıştı. Bu durumdan yararlanmayı düşünen Keltler de Anadolu’ya gelmek için hazırlanıyorlardı. Belki onlar da buralarda bu savaşlara katılacaklardı. Tuna boylarındaki bu insanlar en uygun zamanı bekliyorlardı.
(Daha geniş bilgi için "Galya'dan Galatya'ya-Galaterra" Arkeoloji ve Sanat Yayınları)
(Daha geniş bilgi için "Galya'dan Galatya'ya-Galaterra" Arkeoloji ve Sanat Yayınları)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder